Kadıköy'de Galatasaray’ı yenmeyi alışkanlık haline getiren Fenerbahçe, dün akşam da sahadan galibiyetle ayrılınca ortaya esprili sahneler de çıktı.
2005-06 sezonunda Fenerbahçe’nin, Denizlispor’a puan kaptırmasıyla şampiyonluğa ulaşan Galatasaray’da ‘Saat kaç?’ esprisini meşhur yapan 2. Başkan Adnan Polat, dün gece kendi silahıyla vuruldu.
Polat cevap vermedi
Derbi sonrasında Galatasaray 2. Başkanı Adnan Polat, Fenerbahçeli taraftarların boy hedefiydi. El bileklerini Polat’a gösteren Fenerbahçeliler, ‘Saat kaç Polat?’ sorusunu hayli neşeli bir şekilde haykırdı.
Galatasaray 2. Başkanı’nın olası bir tartışmaya mahal vermemek için tepki göstermemesi ve hızlı adımlarla takımının yanına gitmesi dikkat çekti.
(Star)
"BİR ASLAN MİYAV" DEDİ...
KAZIM KANAT: ASLAN "MİYAV" DEDİ (SABAH) Fenerbahçe derbiyi kazandı, tamam... Ama çok rahat aldığı bu maçı neden farklı kazanamadı? İşte bu nedenle bu maça damga vuran oyuncuları eleştiriyorum. Başta Roberto Carlos ve Semih Şentürk olmak üzere... Eğer biraz kolektif düşünceli oynasalardı, maçın skoru 8 Aralık'ta 8-0 olurdu. Önce Zico'yu tebrik ediyorum. O henüz bir çaylak. Feldkamp gibi usta bir antrenörü, hem de antrenörlük dersi vererek yendi. Tebrikler Ama maç 2-0 olduktan sonra Ümit Karan-Hakan Şükür ikilisini oyuna sokuyorsa bunun adı futbol cehaleti. Demek ki bildiği antrenörlüğü de unutmuş. Asıl lafım Galatasaraylı 10 futbolcuya... (Kaleci Orkun Usak hariç) Bu kadar yüreksiz, korkak bir futbolu nasıl oynarsınız? Şimdi ben sizler için, "Aslan, kedi gibi miyavladı" desem, "Kişilik haklarıma saldırıyorsun" dersiniz. Evet, aynen öyle yapıyorum... Kişilik haklarınıza saldırıyorum! Böyle kalpsiz ve yüreksiz futbol oynamaya hakkınız yok.
AHMET ÇAKAR: FATURA FELDKAMP'A (SABAH) Son yıllarda Galatasaray'ı hiçbir maçta bu kadar aciz ve çaresiz görmemiştim. Gerets zamanında Fenerbahçe'nin 4-0 kazandığı maçı hatırlıyorum. Dün gece de, Fenerbahçe biraz şanslı olsa ya da Orkun önemli bazı pozisyonları çıkartamasa yıllar önceki 6-0'ın rekoru kırılabilirdi. Feldkamp utanmalıdır. Sakat ve cezalılar bahane. Çoluk çocuğu Fenerbahçe'nin karşısına çıkarmış. 70 yaşını aşkın bir teknik adam çok iyi bilmeli ki, büyük maçlar büyük futbolcularla kazanılır. Bu dakikalarda maç beşe altıya gitmediyse Feldkamp istavroz çıkarmalı. Ama sözüm ona kurt hoca son yarım saatte Ümit Karan ile Hakan'ı sahaya sürüyor. İş işten geçtikten sonra kurtarıcı yaratmaya kalkıyor. Maç 2-0 olmuş, Fenerbahçe farka gidiyor, kurnaz (!) Feldkamp aylardır yüzlerine bakmadığı Hakan ve Ümit'e "Hadi çocuklar kurtarın bu maçı" diyor.
LEVENT TÜZEMEN: KALİTE FARKININ SONUCU (SABAH) Kalli'nin şans çekirgesi Kadıköy'de sıçrayamadı ve Galatasaray Fenerbahçe'ye yine kaybetti. 4 puanlık farkın Galatasaraylı oyuncular üzerinde stres yaratmayacağı düşünülüyordu. Belki stres yoktu ama maç öncesi "Kazanmaya geldik" şeklinde kendinden emin konuşan Adnan Polat iki takım arasındaki kalite farkını hesaplayamamıştı. Fenerbahçe altı yabancısını da oynatırken, Galatasaray sadece Nonda ve Song ikilisiyle sahada yer aldı. İsmail Bouzid kulübeye, Carrusca da tribüne demir atmışsa Galatasaray yönetimi bu transfer yanlışlarında kendisini sorgulamalıdır.
ÖMER ÜRÜNDÜL: FENERBAHÇE TARİHİ FARKI KAÇIRDI (SABAH) Fenerbahçe disiplinden kopmadan ve özellikle ikinci yarı sergilediği mükemmel futbolla haklı bir galibiyet aldı. Sarı-lacivertliler maça atak başladı ve erken bir gol buldu. Golden sonra Galatasaray belli bir bölüm oyunu karşı alana yıktı. Yüksek tempo ve ilerde çoğalma klasikleri ile pozisyon bulmaya çalıştılar. Ancak sahadaki 11'in yapıları itibarı ile organize olmaları mümkün değildi. Galatasaray'daki yerleşme bozukluğu ve moral kaybı Fenerbahçe'nin takım halinde oyuna girmesini sağladı. Eğer Orkun'un direnci olmasa ve Fenerbahçe biraz daha becerikli olsa çok büyük bir fark gelebilirdi.
GÜRCAN BİLGİÇ: HAYATIN GERÇEKLERİ (SABAH) Fenerbahçe bu maçı iki hafta önce kazanmıştı aslında. Ankaraspor maçı sonrasında cezalı duruma düşen Alex; "Denizli'de kart görme riskine girmek istemedim. Galatasaray maçını garantiye aldım" dedi. Üç gün sonra kart sınırındaki Lugano'nun da riske edilmeyeceği açıklandı. Hafta boyunca yöneticilerden ortamı gerecek, havayı değiştirecek tek açıklama gelmedi. Kimsenin ağzından kelime çıkmadı. İkinci golle birlikte Galatasaray maçı bitirdi, yenilmezliği ile vedalaştı. Üst üste yedikleri kontralardan ve Orkun'u kalesinde devleştiren kurtarışlardan sonra, Kalli bir Alman geleneği uyguladı; sahadaki forvet sayısını arttırdı. Hakan Şükür ile Ümit Karan, Nonda'ya eklendi. Deivid'in atılması, Fenerbahçe'nin 10 kişiye düşmesi bile, son 15 dakikayı yine de Galatasaray için 'son umut' periyodu yapamadı.
AZİZ ÜSTEL: ÇEKİRGE ÖLDÜ (FOTOMAÇ) G.Saray sahaya çıktığında takım dizilişinden yine Kalli'nin bir abukluk yapacağı belliydi. Hayatında ön libero oynamayan iki kişi Barış ile Sabri'ye G.Saray'ın orta saha savunması teslim edilmişti. Genç futbolcuların olağanüstü çabası, sahanın her yerini parsellemeye çalışması sonucu G.Saray zaman zaman F.Bahçe kalesi yakınlarında gözüktü ama Allah için gol pozisyonları bulamadı. F.Bahçe ise farklı kazanacağı bir maçı hem Orkun'un kurtarışları, hem de laubalilikleri sonucu böyle bitirdi. Ben dün akşamki kadar G.Saray'ı aciz içinde görmedim. Aynı statta Fatih Terim'in ilk geldiği yıl 6-0 yenilmişti ama bu kadar aciz olmamıştı.